Yeşillikler üzerinde yükselen bir atış. Umutsuz bir aşk. Profesyonel golf oyuncusu Roy McAvoy bu imkansız gibi görünen mücadeleye karşı koyamaz. Her atış olayların akışını değiştirebilir. Ya olacakları sen belirlersin, ya da olayların akışına kapılırsın.

Perulu genç bir ayı, teyzesi Lucy tarafından büyütülür ve teyzesinin emekli ayılar için kurulan bir evde yaşamaya başlaması nedeniyle kendisine yeni bir ev bulmaya karar verir. “İngiliz” olan her şeye karşı ilgi duyan sevimli ayıcık, kendisine bir yuva bulmak için bir geminin cankurtaran botuna binip soluğu Londra’da alır. Fakat Paddington İstasyonu'nda kaybolup tek başına kalınca, şehir hayatının hiç de beklediği gibi olmadığını anlayacaktır. Bu durum istaasyonda karşılaştığı Brown ailesinin ona evlerini açmasına kadar sürer. Son derece iyi niyetli bir aile olan Brownlar, ayıcığın boynunda yazan 'Lütfen bu ayıcıkla ilgilenin. Teşekkürler.' notuyla karşılaşıp kahramanımızı geçici olarak aileye kabul ederler. Hatta ona karşılaştıkları istasyon olan "Paddington" ismini koyarlar. Sevimli ayıcık tam şansının yaver gittiğini düşünürken kendisinin nadir bulunan bir ayı türü olduğunu düşünen bir hayvan doldurma sanatçısıyla karşılaşınca işler karışır. Bu noktadan sonra Ayı Paddington modern hayata karşı acemiliğinden başına türlü belalar açacaktır.

Mike Roark, Los Angeles Doğal Afetler bürosunun başında bulunmaktadır. Los Angeles’ta bilinmeyen bir yanardağ birden faaliyate geçer. Şehir aniden korkuç bir felaketle karşı karşıya kalır. Volkandan çıkan lavlar bütün şehri kaplamakta, önüne çıkan herşeyi yakarak ilerlemektedir.Mike, yardımcısı Emmit Reese ve Dr. Amy Barnes’ın yardımıyla bunu durdurmak zorundadır. Bu sırada karısının ve kızının nerede olduğunu merak etmekte ancak onlara ulaşamamaktadır.

Afganistan'dan bir kadın olan Janan, suni dölleme için İngiltere'ye gider. Kültürel, dini ve ahlaki komplikasyonlar, klinikte çalışan tıp fakültesi öğrencisi olan William, vericinin spermasını kendi başına değiştirince patlar.

Kore’nin Japonya’dan bağımsızlık için mücadele ettiği, tarihindeki en görkemli anlarından biri ile ilgili bir film. “Savaş: Zafere Kükreme” Koreliler'in milliyetçi gurur ve zafer duygusu uyandıran, 4 günlük bir süre boyunca, Kore'deki bağımsızlık için savaşan militanlar ile Çin-Mançurya'daki işgalci Japon kuvvetleri arasındaki şiddetli savaşı anlatıyor. Korelilerdeki bir kılıç ustası ve bir keskin nişancı başrol karakterleri.

Yaban Kazları'nda, Afrika’da bir diktatöre karşı operasyona giden bir grup paralı asker macerası konu edilmektedir.

John Shaft, New York şehrindeki tüm siyahilerin gurur duyduğu, sert ve karizmatik bir polis dedektifidir ve aynı zamanda aynı ismi taşıyan efsanevi özel dedektifin yeğenidir. Bir gün zenci bir üniversite öğrencisi zengin ve züppe bir genç beyaz tarafından öldürülür. Şehrin en güçlü karakterlerinden birinin oğlu olan Walter isimli genç katil şehirden kaçar. Geri döndüğünde ise onu parmaklıkların ardına götürecek tek şahit, konuşmaya korkan garson kız Diane’ dir...

Bir uyuşturucu çetesine sızmakla görevlendirilen Terry, çocukluğunun geçtiği mahalleye döner. Sızması gereken çete de Terry’nin en iyi arkadaşı Jackie’nin erkek kardeşine aittir. Bir de üstüne ilk göz ağrısı Kathleen ile yeniden bir araya gelince işler iyice karışır, zira genç kız da çete liderinin kız kardeşidir.

Kendi güzel, yeteneği güzel iki genç oyuncuyu karşılıklı izlemek çok hoştu. Jo Seung-woo ve Kang Hye-jeong’dan söz ediyorum. Ölümcül hastalığa yakalanan kız melodramı Güney Kore sinemasının favori temalarından. Sürekli tekrar ettikçe can sıkıcı olmaya başladığı da söylenebilir. Ama yaratıcı romantik kıvraklıklar içeren hikayelere kapılıp gitmemek zorlaşıyor. Tanışma, gelişme, bağlanma, ayrılma, tekrar kavuşma kronolojisi sakin ve emin adımlarla işlenmekte

Maskeli bir psikopat üniversiteli genöleri telefonla arar. Onlara öleceğini söyler ve peşlerine düşer. Gençlere korku dolu anlar yaşatır...iyi seyirler...

Oyun Gerald adında, seks oyunlarına düşkün bir adam ve karısı Jessie’nin bir tatil için ıssız bir göl evine gitmeleriyle başlıyor. Gerald daha ilk gece karısını yatağa kelepçelediği bir seks oyununa başladığı sırada ise kalp krizi geçirip ölüyor. Jessie ise odada ölü kocası, yatağa kelepçelenmiş bir hâlde kalakalıyor. Kelepçenin anahtarları odanın bir ucunda ve yatak da kurtulamayacağı kadar sağlam. Hikâyenin bu kısmı henüz kitabın ilk birkaç sayfasında olup bitiyor. Sonrası ise Jessie’nin kurtulma mücadelesiyle ve bir yandan da hatırlamak istemeyeceği çocukluk anılarıyla şekilleniyor.

13 yaşındaki walter yaz tatilini geçirmek üzere annesi tarafından dayılarının yanına, bir çiftlik evine bırakılır, ilk başlarda günler dayılarının tavrı nedeniyle sıkıntılı geçse de daha sonraları, dayılarının anlattığı hikayelerle günler gittikçe daha ilginç bir hal almaya başlar.