Müzisyen Peter, altı yılını televizyon yıldızı kız arkadaşı Sarah’ı idolleştirmekle geçirmiştir. Sarah’ın attığı her adımda yanında olmaya çalışır. O, Sarah’ın hem sevgilisi, hem asistanıdır. Ancak Sarah tarafından terk edilmesiyle birlikte kendisini yapayalnız bulur. Peter kendine gelebilmek için Hawaii’ye tatile gittiğinde hayatının en büyük kabusuyla karşı karşıya kalır. Eski sevgilisi ve erkek arkadaşı Aldous da aynı tatil köyünde kalmaktadır.

Aleksander Skarsgard’ın başrolünde oynadığı, mutlu bir hayat süren orta sınıf bir ailenin ortaya çıkan tehlikeli bir salgından korunmak üzere sığınağa kapanmaları üzerine kurgulanmış bir korku, gerilim filmi.

Film arşivcisi olan David (Rupert Evans), karısı Alice'in (Hannah Hoekstra) kendisini aldattığından şüphelenmektedir. Bu sırada iş arkadaşı Claire, David'e eski bir film kasedi verir. Bu kasette oturdukları evde 1902 yılında vahşi bir cinayetin işlendiğini gösteren görüntüler yer almaktadır. Yaşadıkları evde cinayetler işlendiğini de öğrendikten sonra stres ve baskı altına giren David evde başka varlıkların olduğuna inanmaya başlar. Gerçekten karısının onu aldattığını öğrendikten sonra ise karısı ortadan kaybolur. Polis bu durumun arkasında David'in olduğunundan şüphelenir. Karısını o varlıkların öldürdüğünü inanan David ise, bir takım kanıtlar bulmaya çalışacaktır…

Dünyanın en tehlikeli ve karizmatik ajanı Gabriel Shear istediği her kılığa girebilen yetenekli birisidir. CIA tarafından korunan ve gizlenen Gabriel hükümetin kullanılmayan 6 milyar dolarlık fonunu çalma planı yapmaktadır. Bunun içinde siberuzaya dalıp çok gelişmiş güvenlik sistemlerini çözmesi gerekir. Gabriel bunun için gezegenin en iyi bilgisayar kurtlarından biri olan Stanley Jobson'ı bulur. Hapisten yeni çıkmış olan Stanley artık yaşamını külüstür bir karavanda, meteliksiz, yanlız ve boşandığında kaybettiği kızı Holly'den uzak geçirmektedir. Stanley ilk bakışta Gabriel'in teklifine sıcak bakmaz ama kızının rehin alınması üzerine, istememesine karşı bu işe başlamak zorunda kalır. Artık Gabriel'in ve onun güzel ortağı Ginger'ın dünyasına adım atan Stanley zaman ilerledikçe bu operasyondaki hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farkeder.

Film yetişkinler için uygundur. 4 farklı erotik hikayenin konu alındığı filmde her bir macera şehvet ve tutku kokuyor…

Sembene'nin Xala adlı filmi , Afrika sinemasının kendine özgü kültürel motiflerinden izler taşıyan bir yapımdır. Senegal'in Fransa’dan bağımsızlığını resmen kazansa da, daha sonraki yıllarda içinde bulunduğu durum/şartlar gerçek bir ilerleme olmadığının işareti sayılmakta ve yönetmen de bu konuya dikkat çekmektedir. Dolayısıyla Sembene’nin sinemasında "sömürge sonrası" öfkeyi bilmek gerekir. Sömürge sonrası, günümüzde film eleştirisinde yaygın olarak kullanılan, geçmişte Avrupa ülkelerinin ya da ABD’nin sömürgeleri olan ancak bugün bağımsızlıklarını Afrika, Asya, Güney ve Orta Amerika ülkelerindeki durumu anlatan belirsiz bir kavramdır. Ülkeler “bağımsızlıklarını” resmen kazansalar da sömürgeci egemenliğin üstü kapalı bir biçimde sürdüğünü kabul etmek için yeterince neden olduğu ortadadır. Sivri bir taşlama niteliğindeki Xala’da, Senegal’in 1960 yılında Fransa’dan bağımsızlığını resmen açıklasa da, Fransızların hala ülke içindeki en önemli politik güç olduklarını göstermek için Hacı Aboucader Beye’nin yükselişinin ve çöküşünün hikâyesi kurulmaktadır.

Dünyaca ünlü İtalyan yıldız Monica Bellucci’nin başrolünü Kanadalı usta aktrist Pascale Bussieres ile paylaşmış olduğu Ville-Marie adlı film, galasını bu yıl 40.’sı düzenlenen Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapmış ve övgü dolu sözler alarak ayrılmıştır. 2015 Kanada yapımı olan Ville-Marie adlı filmin, yönetmenliğini Kanadalı genç sinemacı Guy Edoin üstlenmiştir. Senaryosu Jean-Simon DesRochers ve Guy Edoin ikilisi tarafından ele alınan Ville-Marie, yıllar sonra eşcinsel oğlu ile bir araya gelen aktrist bir annenin, yaşadığı trajik olaylar konu ediniyor.

Kasi ve Suni Kasi'nin kız arkadaşı aramak için Kerala'dan Nagaland giderler. Yolda, onların hayatlarını sonsuza dek değiştirecek farklı insanlarla karşı karşıya kalırlar.

Largo Winch, W grubunun yeni CEO’sudur. Ancak şirketi satma niyeti ögrenilir ögrenilmez kendisinin insanlıga karşı suç işledigine dair ithamda bulunurlar.Yankı uyaran ilk filmin devamı niteliğindeki ikinci film de Sharon Stone 'uda var.

Bu kadının aşkının öyküsü, sevinç ve acı, haz ve özlem, tutku ve ihanetin arasındaki coğrafyalarda, bir hezeyan halinde dolaşıyor. İlişki Tony’yi yavaşça öldürüyor. Oysa ilk tanıştığında, Georgio onu kıvrak zekasıyla, ani güzellikleriyle, özgürlüğüyle etkilemişti; ertesi sabah uçar gibi birbirlerine düşmüşlerdi. O sabah, tutku ve aşkla olduğu kadar, acı ve yalnızlıkla dolu bir on yılın ilk sabahıydı Tony için. Prensim, ilişkinin sonuyla açılıyor: Tony’nin bir kayak tatilinde kırdığı bacağını iyileştirmek için gittiği bir rehabilitasyon merkezinde; Tony’yi bacağından çok daha fazla yeri kırık bir halde görüyoruz. Georgio’nun ilk başta Tony’yi çeken özgürlüğünün yokluğa, kıvrak zekasının yalanlara, inceliklerinin başka kadınlara döndüğü, Tony’nin yine de aşkta kaldığı, dayandığı ve dayanamadığı yıllara tanık oluyoruz. Bu can yakan bir aşk ve bir kadın hikâyesi. Prens’i Tony’nin canını yakarken, Tony’nin deli-aşkını, düşüşlerini ve yok oluşlarını canlı bir kalbin atışları gibi duyumsuyoruz. Belki de ruhun gücü dediğimiz şey, alışılageldik tanımların arkasında bir yerde yatıyordur

Tum Bin 2 Anubhav Sinha'nın yönettiği bu film, nişanlısı Amar'ı bir kayak kazasında kaybeden Taran'nin hayatı etrafında toplanmaktadır. Yaşamı, en iyi ve en kötü zamanlarını gören Shekhar'la karşılaştığında değişir. Hikaye, eski arkadaşlığı, yeni keşfedilen aşkı ve zor bir kararı araştırıyor.

Zengin bir aileden gelen Emily Bradford, başarılı bir işadamı olan Steven Taylor ile evlidir. Ancak Emily, kocasını sanatçı olan David Shaw ile aldatıyordur. Steven bunu bilmektedir ama hiçbirşey yokmuş gibi davranıyordur. Daha sonra Steven, David’e şantaj yapıp karısını öldürmesini ister.