Sığ bir kadın avcısı esrarengiz bir evsiz kadının öpücük talebini reddetmesinden sonra, ertesi sabah uyanıp kadın olarak değiştirildiğini keşfetmek için uyanır.

Marcia, bir toplu konutta kardeşi Ivete’le yaşamaktadır. Kızı Claudia bir gün, kendisinden büyük, evli bir adama âşık olduğunu söyler. Adamın kim olduğunu öğrenen Marcia bu ilişkinin ailesi için bir tehdit oluşturduğunu fark eder. Bu sırada torbacılık yapan oğlu Joca, mal aldığı satıcıyı atlatmaya çalışır, fakat yakalanır. Onu kurtarmaya çalışan teyzesi Ivete büyük bir bedel ödeyecektir.

Çok kötü bir çocukluk geçiren Christina'nın annesi 10 yaşında ölür. Babası ona ve üç kardeşine bakamayınca yetimhaneye gönderilir. Genç bir kızken tecavüze uğrar ve onun isteği dışında rahibeler bebeğini bir aileye evlatlık verir. İlerleyen zaman içinde kötü bir evlilik yapar ve üç çocuğu olur. Vietnam Savaşı'ndan çok etkilenir ve 1989 yılında Vietnam'a gidip savaş nedeniyle fakir ve çaresiz kalan ailelerin sokakta yaşamaya mahkum olmuş çocuklarına yardım eden bir vakıf kurma mücadelesi verir.

Roman, çalıştığı yere eşi ve kızının gelişini heyecan içinde beklemektedir. Ancak onları taşıyan uçak, inişe az bir süre kala havada bir başka uçakla çarpışır ve iki uçakta bulunan herkes hayatını kaybeder. Roman gibi birçok kişi, kazada kule kontrolörünün ihmali olduğu düşünmektedir, bu nedenle güvenlik gerekçesiyle memur başka bir kimlikle başka bir yerde yaşamaya başlar. Hayattaki en değerli varlığını kaybetmiş Roman ise, olayın sorumlusunun en azından üzgün olduğunu duyabilmek için, adamı ne pahasına olursa olsun bulmaya kararlıdır.Film, 2002'de Almanya'nın Überlingen kentinde yaşanan uçak kazası ve kazada ailesini kaybeden Vitaly Kaloyev'in hikayesinden esinlenerek çekildi.

Zamanlama, kader ve aşk üçgeni üzerine kurulu olan 'Silding Doors', rastlantılar, zor verilen kararlar ve tekdüze yaşamların süregeldiği modern dünyada, sadece bir kaç saniyelik gecikmenin insan hayatını nasıl değiştirebileceğini sergileyen bir film.

Temple Grandin, otistik bilimkadınının hayat hikayesiyle umut verirken, Claire Danes’e bir Emmy ve bir Altın Küre getirdi. Temple Grandin, adını taşıyan TV filmi başlar başlamaz karşımıza çıkıyor ve “Merhaba, ben Temple Grandin’im!” diye kendini tanıtıyor. Biraz tedirgin, fazlasıyla heyecanlı, tıpkı kahramanın kendisi gibi. Temple hep sorunlu bir çocuk olmuş. Daha otizm kelimesi yeni yeni telaffuz edilirken hastalığının yalnızca kendisinin değil, çevresindekilerin de hayatını zorlaştırdığı bir çocukluk geçirmiş. Dört yaşına kadar konuşamamış. Okula gittiğinde uyum sağlayamamış. Çünkü, annesinin de dediği gibi, diğerlerinden bir eksiği yok, ama onlardan farklı. Mick Jackson’ın abartıdan uzak filminin iyi bir hikayenin yanısıra, çok yararlı bir dersi de var. Benzer durumdaki ailelere, çocuklarından vazgeçmemelerini salık veriyor: boş umutlara kapılmak için değil, olabileceğin en iyisine ulaşabilmek için. Emmy’li ve Altın Küre’li, harikulade Claire Danes, oyuncu kadrosunun başını çekiyor ama Profesör Craddock’ta yıllardır kadri kıymeti bilinmemiş çok iyi oyuncu David Strathairn, annede Julia Ormond ve Ann Teyze’de Catherine O’Hara da birinci sınıf performanslar sunuyorlar.

Dünyanın önde gelen Japon animatörlerinin eseri, heyecanlı, anime, bilimkurgu destanı olanı Halo Legends video oyunun çok ötesine geçmektedir. Master Chief olarak tanınan seçkin süper askerin gizemli kökeninden, Spartalılar olarak bilinen ve ünlü Orbital Drop Shock Troopers arasındaki rekabetleriyle tanınan gelişmiş savaşçılara kadar Halo Legends, Covenant diye bilinen uzaylı ırkların ittifakına karşı insanlığın açtığı savaşı anlatmaktadır. Bu destan, her biri farklı ve yeni animasyon stilleriyle sunulan, sekiz kısa filmle anlatılan, yedi heyecan verici hikaye ile Halo evreni araştırmaktadır.

On Üç yaşındaki Bart, mümkün olduğunca fazla iyilik yapmak için uğraşan, dindar bir çocuktur. Hayat felsefesi, iyilik yap, iyilik bul olan Bart, sık sık Tanrı ile konuşmaktadır. Ancak kasabaya taşınan yeni ailenin kızı Monieke görür görmez aşık olunca tüm dünyası değişir. Genç kız ile aralarında gizli bir ilişki başlar. Ancak bir süre sonra Bart ve ailesi üst üste talihsiz olaylar yaşamaya başlar ve Bart, Tanrı tarafından cezalandırıldığını düşünür. Şimdi bir seçim yapmalıdır: ya hayatının aşkını seçecek ve Tanrı yolundan uzaklaşacak, ya da her şeyi feda ederek Tanrısına adanmış bir hayat sürecektir.

Panik atak sorunu yaşayan mafya patronu Paul Viti (Robert De Niro) hiç olmadık yerlerde ağlama krizlerine girer. Bir gün psikiyatr Dr. Ben Sobel (Billy Crystal) Paul'un arabasına çarpar; iyi olacak hastanın doktor ayağına gelmiştir.

Amerikan ordusunun savaşlarda kullanmak için Köpekbalığı ve Ahtapot’u çiftleştirerek elde ettiği mutant balık ‘Sharktopus’ kontrolden çıkar ve Amerikan sahillerinde terör estirmeye başlar.

Gizemli bir genç kadın (Julianne Hough) küçük bir Kuzey Carolina kasabasına gelince, birbirine bağlı insanlardan oluşan kasaba halkının içine girmek istememesi kadının geçmişine dair sorular sorulmasına neden olur. Genç kadın yavaş yavaş yeni hayatına alışmaya başlar ve iki çocuklu dul bir mağaza sahibi olan Alex (Josh Duhamel) ile bir ilişkiye başlama cesaretini kazanır. Ancak karanlık sırlar yeni hayatına o kadar korkunç bir şekilde girer ki fedakarlığın ne demek olduğunu bir kez daha anlamak ve aşkın gücüne güvenmek zorunda kalacaktır.

Oğlu Can ve kızı Sevgi'yle birlikte, kendi yağıyla kavrularak geçinip giden, onlara mutlu bir yuva vermeyi başaran Elmas (Narges Rashidi), bunları fahişelik yaparak sağladığı ortaya çıktığında bu mutluluk tablosunun aynı hızla yıkıldığını görür: oğlu Can annesine duyduğu öfkeyle birlikte kız kardeşini de yanına alarak dedesinin yanına gider. Bu andan itibaren Elmas'ın tutunabileceği hiçbir dal kalmamıştır, nitekim çok uzun yıllar boyunca sadece çocukları için yaşamaya alışmıştır.