10 yaşındaki Félix´in yaşadığı banliyö kasabasında görünürde her şey yolundadır; fakat küçük çocuğun dünyası, ergenliğe geçmeye başladığı bu günlerde şiddetle sarsılmaya başlar. Kendinden yaşça büyük eğitmeni Rebecca´ya âşık olan Félix, diğer yandan evde anne ve babasının kavgalarına tanık olur. Tesadüfen babası ile en yakın arkadaşının annesi arasında bir ilişki olduğunu keşfedince, hissettiği tüm korku ve öfkeyi acımasızlık ve şiddetle dışavurmaya karar verir. Fakat karşılaştıkları şeyler hem onun kafasını hem de etrafta yaşanan olayları daha da karıştırır. Daha önce belgesel filmler yönetmiş Philippe Lesage, bu ikinci kurmaca uzun metraj filminde çocukların dünyasına hayranlık uyandırıcı bir soğukkanlılık ve mesafeyle bakıyor.

Bu kadının aşkının öyküsü, sevinç ve acı, haz ve özlem, tutku ve ihanetin arasındaki coğrafyalarda, bir hezeyan halinde dolaşıyor. İlişki Tony’yi yavaşça öldürüyor. Oysa ilk tanıştığında, Georgio onu kıvrak zekasıyla, ani güzellikleriyle, özgürlüğüyle etkilemişti; ertesi sabah uçar gibi birbirlerine düşmüşlerdi. O sabah, tutku ve aşkla olduğu kadar, acı ve yalnızlıkla dolu bir on yılın ilk sabahıydı Tony için. Prensim, ilişkinin sonuyla açılıyor: Tony’nin bir kayak tatilinde kırdığı bacağını iyileştirmek için gittiği bir rehabilitasyon merkezinde; Tony’yi bacağından çok daha fazla yeri kırık bir halde görüyoruz. Georgio’nun ilk başta Tony’yi çeken özgürlüğünün yokluğa, kıvrak zekasının yalanlara, inceliklerinin başka kadınlara döndüğü, Tony’nin yine de aşkta kaldığı, dayandığı ve dayanamadığı yıllara tanık oluyoruz. Bu can yakan bir aşk ve bir kadın hikâyesi. Prens’i Tony’nin canını yakarken, Tony’nin deli-aşkını, düşüşlerini ve yok oluşlarını canlı bir kalbin atışları gibi duyumsuyoruz. Belki de ruhun gücü dediğimiz şey, alışılageldik tanımların arkasında bir yerde yatıyordur

Kaliningrad iki Litvanyalı erkek iki Rus kızla tanışır. Kızlarla birlikte kalacakları yerleri bulmakta zorluk çekerler.Sadece buda değildir sorunları hayatları anlamsız hissetmekte ve mutsuzdurlar.Herkes birbirlerinin derdini üstlenecek kadar da yetenekli değildir.

Woo Jin her sabah uyandığında farklı bir kişi olarak uyanıyor. Ve bir gün Woo Jin Yi Soo'ya aşık olur. Acaba Yi Soo Woo Jin'in sırrına ne tepki verecek?

1930'ların Koresi ve Japonyası. Kendisine miras kalmış bir asilzade, onun servetine göz dikmiş bir dolandırıcı, dolandırıcı tarafından tutulmuş bir yankesici, asilzadenin velisi ve amcası etrafında gelişen bir hikaye.

Shivaay masum bir Himalaya dağcısıdır ve ailesini korumak için gerektiğinde her türlü yeteneğine sahip birisidir.Mücadeleci ve kararlıdır.

Kamp yapmaya giden bir grup üniversite öğrencisinin, yakınlardaki restoranda insan eti servis edildiğini öğrendiği gerçek bir olaydan yola çıkan film, sıradan bir korku filmi gibi başlıyor. Film bir yandan Blair Cadısı atmosferini sürdürürken, bir yandan da bir Kiarostami ya da Makhmalbaf filmiymişçesine yüzünü insana dönüp, sinemayla, gerçeklikle ve zamanla oynuyor. Korkunç olan, dramatik olan ve duygusal olanın yanında arada doğaüstü olana da dokunuyor ve buradan kendine has bir şiirsellik çıkarıyor.

Angela öneri sonrasında kırsal huzurlu bir yerde onun psikiyatrist Dr. Ana ve yazlık sevgilisi Paulo Mendes ile São Paulo bırakır. Angela'nın anksiyeti vardır ve zaten intihara kalkışmıştır ve Dr. Ana'nın çok güvendiği bir acılı ve istikrarsız kadındır.Çift güzel bir yer olan Angela'nın evine gelip ertesi sabaha kadar orda kalacaklardır. Ana Paulo ile bir görüşme vardır ve Angela sadece onun zihinsel durumunu iyileştirmek ister. gün boyunca, Paulo hisler ve duygular garip bir aktarımda, Angela daha zayıf hale Ana ile bir geceyi birlikte geçirirler.

Kevin Costner'ın rol aldığı çarpıcı bir western dizisi...1860’ların başı. Kuzey Amerika’nın doğusunda West Virginia ile Kentucky eyaletlerini birleştiren sınırın iki kıyısında iki aile... Amerikan İç Savaşı sırasında yan yana savaşırken, bir dizi incir çekirdeğini doldurmayacak olay sonucu yükselen nefret dalgası, iki ailenin çatışmaya başlamasına ve iki tarafın da inanılmaz kayıplar vermesine neden oluyor. 30 yıla yayılan bu kanlı hikayede domuz hırsızlığından, kelle başına konan ödüllere, iki ailenin çocukları arasındaki yasak aşklardan, akıl hastanesini boylamaya kadar her vukuat mevcut. Senaryo olsa inanmakta zorluk çekeceğimiz türden olayların yakın geçmişte yaşanmış olması, intikam duygusunun bir arada tuttuğu insanların grup psikolojisiyle neler yapabileceğini de biraz ürpererek izlememize yol açıyor.

The Ivory Game, dişleri uğruna öldürülen fillerin yaşadıklarını konu olan trajik bir yapım. Çekimler sırasında bu işin ticaretini yapanlar, ajanlar, dedektifler ve mafya ile bile ilişki kurulmuş. Soyu tükenen filler konusu öyle ciddi bir mesele haline gelmiş ki, İngiliz Kraliyet Ailesi bile koruma çalışmalarına doğrudan destek veriyor

Translate Çeviri: Üniversite öğrencisi ve hevesli yazar Kathy ona ders ödemek için para kazanmak için yoğun bir motel bir gece katip olarak çalışan bir iş alır. yaşamın çeşitli kesiminden millet bir rengarenk bir ürün yelpazesine cinsel faaliyetlerde her türlü motel kontrol edin. sırayla Bu onun yaratıcı yazma için Kathy bol yem verir.

Paul Hanganu iki kadına aynı anda aşıktır. Bir yanda hayatının tüm zorluklarını paylaştığı, eşi ve çocuklarının annesi Adriana, diğer yanda kendi kendini tekrar keşfetmesine yardımcı olan Raluca. İkisinden birini Noel'den önce terketmek zorundadır.

Küçükbaş kokain satıcısı Tony, bazı gangsterlere önemli miktarda para borçludur, bu yüzden, güzel kız arkadaşı Joanna'yı, borçlarını ödemek için gerekli parayı yapmak için, çıplak bir model olarak küçük bir iş yapmaya ikna eder. Tony'ye karşı, Joanna bunun yerine bir fahişe olmaya karar verdi. Joanna, yeni iş alanını sevdiğini ve zevk aldığını keşfettikten sonra komplikasyonlar oluşur.

Sinemanın gelmiş geçmiş en büyülü yıldızlarından Ingrid Bergman´ın özel hayatına odaklanan Ben, Ingrid, eleştirmen ve yönetmen Stig Björkman´ın imzasını taşıyor. Bergman´ın kızı Isabella Rossellini´nin isteğiyle hayata geçirilen proje, günlükleri, mektupları, aile fotoğrafları ve evde çekilmiş videolardan yararlanarak yıldız oyuncuyla izleyici arasında yakın bir ilişki kuruyor. Büyük övgü toplayan belgesel, izleyicisine sinemanın bu karizmatik yıldızının gizemini çözme, onu sadece oyunculuk yetenekleriyle değil, modern, güçlü ve bağımsız bir kadın olarak takdir etme imkânı sunuyor.

Anime, yeraltında ve tünellerle dolu bir dünyada geçiyor. Karanlık ve dar olmasına rağmen insanlar koruyucu kıyafetler giyerek hayatlarını mutlu bir şekilde sürdürürler. Patema, yeraltı köylerinden birinin prensesidir ve tünelleri incelemeye bayılır. “Danger zone” adındaki bir bölge köy halkı tarafından yasaklanmış olmasına rağmen Patema merakına yenik düşüp gitmeye karar verir. Orada, Age adındaki bir erkek ile tanışması ile gizli sırlar açığa çıkmaya başlar.

Takeo Goda 2 metre boyunda ve 100 kilodan fazla bir lise öğrencisidir. Dürüst biridir. Erkek öğrenciler onunla iyi anlaşmaktadır fakat kız öğrenciler ondan hoşlanmamaktadır. Bütün kızlar Takeo'nun yakışıklı arkadaşı Makoto Sunakawa'dan hoşlanmaktadır. Bir gün Takeo metroda Rinko Yamato'yu bir sapıktan kurtarır ve ilk görüşte ona aşık olur. Rinko'nun Makoto'dan hoşlandığını hisseder ama Rinko'nun hoşlandığı kişi Makoto değildir. Takeo, Makoto ve Rinko'nun arasını yapmak için mücadele eder.

Doktorların teşhisleri sonunda kanser olduğu ortaya çıkan Wade Wilson'ın bilinen tedavi yöntemleri dahilinde hayatta kalma ihtimali yoktur. Ancak Weapon X adlı bir program, onu eskisinden daha iyi hale getirme vaadinde bulunur. Wade'in üzerinde uygulanan prosedürler sonucunda yepyeni bir karakter ortaya çıkar. Alışıldık süper kahramanlara hiç benzemeyen, umursamaz, tuhaf bir espri anlayışı olan Deadpool, hayatını mahvolma noktasına getirenlerden intikam alma peşine düşecektir.

Anna Scott, dünyanın en tanınmış film yıldızıdır. Bütün magazin dergilerine kapak olmuştur ve ne yapsa anında bütün dünya bundan haberdar olmaktadır.William Thacker ise bir kitabevi sahibidir. İşi durgundur. Cehennemden çıkmış bir ev arkadaşı vardır. Ve boşandığından beri, bir aşk hayatı yoktur.Her ikisi için de 'bir şey' ya da 'biri' eksik gibidir. Notting Hill'de bir yerde karşılaştıklarında Anna ve William'ın aklından geçen son şey aşktır.

Üç yıl önce Çevreyolu ile Altın Aslan kazanan Gianfranco Rosi, Berlin´den Altın Ayı ile dönen yeni belgeseli Denizdeki Ateş´te günümüzün en acil ve en önemli toplumsal sorununa değiniyor. Film, özellikle Kuzey Afrikalı mültecilerin Avrupa´ya giriş noktası olan, İtalyan adası Lampedusa´da geçiyor. Rosi, adanın çeşitli sakinlerinin hayatını takip ediyor: Bir balıkçı ailesi, bir radyo DJ´i, adada göçmenlerle ilgilenen tek doktor ve 12 yaşındaki Samuele... Bir anlamda filmin yıldızı olan Samuele´nin göz hastalığı, sapanla oynadığı oyunlar, hatta onunla ilgili hemen her şey Avrupa´nın göçmen sorununa yaklaşımıyla ilgili bir metafora dönüşüyor.

Çok satan romandan beyaz perdeye uyarlanan hikaye, yaratıcı yönetmen Tim Burton tarafından unutulmaz bir seyir deneyimi yaşatıyor. Çok sevdiği büyük babası Jake’i terk ettiğinde onu başka zaman ve dünyalara götürecek bir ipucu bırakıyor. Bu ipucu onu sihirli bir yer olan Bayan Peregrine’in evi olarak da bilinen tuhaf yere yönlendiriyor. Ancak gizem ve tehlike, orada yaşayanları tanıdıkça,onların özel güçlerini ve düşmanlarını öğrendikçe derinleşiyor. Sonunda Jake aslında kendi “tuhaflığının” yeni arkadaşlarını kurtarabileceğini keşfediyor.